Bugün tarihimizin en değerli günlerinden birini, gerçek bir bayramı kutluyoruz.
Bugün büyük bir mutluluk ve gururla.; insandan, çoğulculuktan, hak ve hukuktan, adaletten, özgürlüklerden yana olan Cumhuriyetimizin 98. Yıldönümünü kutluyoruz.
Savaşlar ve işgaller görmüş ülkemizin güzel topraklarına bir bahar gibi gelen Cumhuriyet, elbette kolay tesis edilmemiştir. Halkın iradesi ve idaresinden yana olan bu rejim için çok sancılı süreçlerden geçilmiştir. Yokluk ve türlü zorluklar içindeki ülkemizin insanlarının yorgunluğunu gören, vatandaşların bağımsızlığa ve özgürlüğe olan ihtiyacını bilen ve önemseyen bir deha önce Meclis’i kurmuş ve “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” demiştir. O deha, o büyük önder, o Mustafa Kemal Atatürk 29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyet ile birlikte Türkiye’nin de ilk Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
Cumhuriyet kolay kurulmamıştır elbet, ancak gelişiyle de yorgun bir ülkenin üzerinden tüm karanlığı, tüm umutsuzluğu da olanca gücüyle silmiş süpürmüştür. Çağdaş ve demokratik bir yönetim biçimi olan Cumhuriyet ile birlikte ülkemize de yeni bir ufuk açılmış; bilim, eğitim, sanayi başta olmak üzere sayısız alanda kalkınma ve aydınlanma başlamıştır. Kadın erkek eşitliği, seçme ve seçilme hakkı, laik bir devlet anlayışı, hukukun üstünlüğü gibi kavramlarla tanışmıştır halkımız. Cumhuriyet de bu değil midir zaten? Akıl, bilim, sanat, bağımsızlık, özgürlük, hak, hukuk ve eşitlikten yana, kısaca insan ve insana dair ne varsa ondan yana olan değil midir Cumhuriyet?
Bu duygu ve düşüncelerle ilkelerinden asla şaşmayacağımız, eşsiz bir miras olarak aldığımız ve çocuklarımıza emanet edeceğimiz Cumhuriyet’imizin 98. Yıldönümünü kutluyor; devrimleri ve dehası ile bize bu ufku açan büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, Cumhuriyet’in tesisi ve ilerlemesinde emeği bulunan herkese sonsuz şükranlarımı sunuyorum.
